Nasıl arıyoruz Köy Enstitülerini!

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Köy Enstitüleri 17 Nisan 1940 tarihli ve 3803 sayılı yasa ile ilkokullara öğretmen yetiştirilmesi amacıyla açılan okullara verilen addır. Köy Enstitüsü projesi bütünüyle Türkiye Cumhuriyeti'ne aittir ve dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından yönetilmiş bir programdır.

Yani bugün Köy Enstitülerinin kuruluşunun 85. Yılı.

Türk Eğitim sisteminin en güzel örneğidir Köy Enstitüleri.

Ancak ne yazık ki dar görüşlü, ileriyi göremeyen zihniyet sayesinde 27 Ocak 1954 tarihinde kapatıldı.

Köy Enstitüleri ile söylenecek çok söz, yazılacak çok yazı vardır.

Eğitim hayatındaki kısa sürede bile neler yapılabileceğini göstermiş bir eğitim modeli, yetiştirdiği öğretmenlerden (ki çok az kaldılar) bugün bile halen yararlanılan bir eğitim sistemiydi.

Eğer kapatılmasaydı, Türkiye asla bugün ki gibi olmazdı.

Çok daha aydın, çok daha ileri görüşlü, çok daha modern, çok daha Atatürkçü bir eğitim sisteminde yetişen çocukları ve gençleriyle dünyanın sayılı ülkelerinden olurdu.

***

Köy Enstitülerinin kuruluş yıldönümüne Hasanoğlan Köy Enstitüsünde geçen bir anıyla katkıda bulunmak isterim.

Bu anıyı bana ulaştıran Malik Ejder ağbime de çok teşekkür ederim.

SOBAYI YAKAN AMCA KİM?

1947 mezunu öğretmen Mehmet Şener, Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nde yaşanan ve 

kendisini çok etkileyen , "Bu amca kim?" anısını anlatır...

Ali Çuhadar, Anadolu bozkırından, Çorum'un bir köyünden Hasanoğlan'a , öğrenci olarak gelir. 

Öğretmeni ona , Basımevinin sobasını yakma görevi verir. 

Yakıt kömürdür. Ali, köyünde tezek, odun yakar. 

Kömürü öğretmeni anlatmıştır ama nasıl yakılacağını bilmez.

Çocuk acemi. 

Kömürü sobaya doldurur, altından kibriti çakar, kömür bir türlü yanmaz. 

Bir kutu kibrit biter ama çocuk sobayı yakamaz.

Odada bulunan orta yaşlı bir adam,

Küçük Ali’yi izler ve "Oğlum, sobayı yakamadın. Beraber yakalım mı?" der. 

Ali, öğretmenine mahcup olmamak için, odadaki adamın teklifini hemen kabul eder. 

İçten içe çok sevinir. 

Kömürü birlikte boşaltırlar.

Adam:

 "Bak oğlum, şu köşede tahta parçaları var, 

Onları getir. 

Orada keser var, onu da getir."

Getirilir ve tahtalar birlikte kırılır, 

Sobaya yerleştirilir. 

Aralarına kağıt konur. 

Ve kibrit çakılır kağıtlar anında tutuşur.

Adam:

"Nerelisin?"

Ali Çuhadar:

"Çorumluyum, amca."

Adam:

"Kızlar da geldi mi?"

Ali Çuhadar:

"Gelmedi amca."

 Odunlar iyice tutuşur,

Odadaki adam bir kürek kömürü sobaya koyar. 

O sırada okulla ilgili sorular da sorulur 

Ali Çuhadar'a...

Ve adam, 

Ali'ye bir kürek kömür attırır ve soba yanmaya devam eder.

Ali Çuhadar, 

Odadaki adamın bir an önce gitmesini ve 

öğretmeninin başarıyla sobayı yaktığını görmesini ister.

Tam o sırada,

Soba yakma görevini veren öğretmen içeri girer.

Odadaki adamı görünce "hazır ola" geçer. 

Ali şaşırır.

Adam;

"Allaha ısmarladık" diyerek, Ali'nin elini sıkar ve dışarı çıkarken,

Ali merak içinde öğretmenin ceketini çekiştirir ve 

"Bu amca kim öğretmenim ?" diye sorar..

Öğretmenin cevabı: 

Hasan Ali Yücel, oğlum. 

Milli Eğitim Bakanımız. 

Okulumuzu ziyarete gelmiş.

***

Hepsini saygıyla, rahmetle, minnetle  anıyoruz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *