Eskiden sokaktan eve girmeyen, sabahtan gece saatlerine kadar oyun oynayan bir nesil vardı. Öyle ki o dönem sokak kültürünün olması ve herkesin birbirini tanımasından dolayı güvenlik endişesi de olmazdı. Yorulsak dahi bırakmadığımız nostaljik oyunlar bizim için çok şey ifade ediyordu.
Günümüzde ise artık teknolojinin yaygınlaşması, sokak kültürünün kalmaması bir de güvenlik problemlerinin çıkması nostaljik oyunları tarihin tozlu sayfalarına kaldırdı… Denk gelirseniz belki yüzünüzü güldüren bu oyunları oynayan çocuklar artık yok denecek kadar az.
Eğer siz de sokakta oyunlarla büyümüş o şanslı nesildenseniz, bahsedeceğimiz bu oyunlar sizi biraz duygulandırabilir! İşte, yılların vazgeçilmez nostaljik oyunları…
Dokuz Taş
Ortaya dizilen dokuz taşı rakip takımdan kaçarak ve attıkları topa değmeyerek üst üste dizmek gibi bir amacı vardı. Söylemesi kolay ama yapması oldukça zordu.
Sek Sek
Kızların vazgeçilmez oyunu olsa da arada erkeklerin de dahil olduğu bir oyundu. Yere çizilen seksekler her mahalleye ayrı bir güzellik katardı. Sahiden en son ne zaman yerde sek sek gördünüz?
Kutu Kutu Pense
Genelde yaşımızın gerçekten küçük olduğu zamanlarda kutu kutu penseyi oynardık. El ele tutuşarak oluşturulan halka da herkes arkasını dönene kadar oyun devam ederdi. Bir amacı yoktu belki ama eğlencesi yüksekti.
Misket
O dönem kız erkek fark etmeksizin herkesin bir misketi olurdu ve genelde toprak bir alanda misket sahası oluşturuldu. Sıra sıra dizilen misketleri kazanmak için verilen çaba görülmeye değerdi!
İp Atlama
İp atlamanın belirli bir amacı ya da bitiş şekli yoktu. Yer değiştirerek ya da bir ağaca bağlanarak tutturulan ip çevrilir, yorulana dek atlar dururduk.
Yakar Top
‘Ortada s…an’ gibi argo bir ismi de yer alan bu oyunda iki takım oluşturulurdu. Bir takım ortaya geçerken diğer takım bu kişileri vurmak için olağanca gücüyle topu atardı. Ortadaki grubun topu havada tutması bir can kazandığı anlamına gelirdi!
Yağ Satarım Bal Satarım….
Belki de en küçük yaşlarda oynamaya başladığımız bu oyunda bir kişi ebe olur eline aldığı bir mendili daire çevresinde dönerek tutardı. O sırada dairedeki herkes ‘Yağ satarım bal satarım…’ şeklinde ilerleyen şarkıyı söylerdi. Tabi bir anda mendil koyulan kişinin koşuşturmasını da heyecanla izlerdik.
Aylık
Yerden ve havadan aylık gibi kendi içinde ayrıldığı gibi 9 aylık 12 aylık gibi farklı kavramları da oluyordu. Auta atan kaleye geçer, havada kaleciye top kaptıran da kalenin yolunu tutardı. Tabi 9 aylığa ilk ulaşanların da kendi içerisinde sürekli isimleri olurdu.